Bir bayram öncesi İstanbul’un tarihi semtlerinden birinde, Emine adlı yaşlı bir kadın evinde hazırlıklar yapmaktaydı. Bayram için ailesini ve dostlarını davet etmişti ve evinde bayramın coşkusunu yaşamak istiyordu. Emine, bayram sofrası için birçok yemek hazırlamış, ama tatlı olarak en sevilen ikiliden vazgeçmemişti: Türk kahvesi ve baklava.

Tam o sırada kapı çaldı ve Emine’nin yakın arkadaşı Fatma geldi. Fatma, Emine’nin güzel evinde bayramı kutlamak için gelmişti. Emine, onu içeri davet etti ve güzel kokuların evi sardığını söyledi.

Emine, Türk kahvesi yapmak için cezvesini ocağa yerleştirdi ve kahve çekirdeklerini öğütmeye başladı. Kahvenin harika kokusu tüm evi sardı ve Emine’nin misafirleri için hazırladığı güzel bir fincan Türk kahvesi düşünce aklına geldi. Emine, oğlu Mustafa’yı yanına çağırdı ve ona “Mustafa, sen bana Türk kahvemi yapar mısın?” diye sordu. Mustafa, annesinin öğrettiği gibi cezveyi kıvama getirdi ve fincanlara Türk kahvesi doldurdu.

Hekimoğlu Baklava bayramlarınıza tat katmaktan mutluluk duyar.

Tam o sırada kapı çaldı ve Emine’nin yakın arkadaşı Fatma geldi. Fatma, Emine’nin güzel evinde bayramı kutlamak için gelmişti. Emine, onu içeri davet etti ve güzel kokuların evi sardığını söyledi. Fatma, Emine’nin evinin havasına hayran kaldı ve Emine’nin oğlu Mustafa’nın yaptığı türk kahvesini tadarak günün keyfine varmaya başladı.

Ardından, baklava geldi sıra. Emine, en sevilen tatlısını misafirleri için özenle hazırlamıştı. Misafirleri bir taraftan sohbet ederken, diğer taraftan Emine’nin evindeki şölenin tadını çıkarmaya başlamıştı. Misafirlerin yüzünde mutluluk, bayramın bereketini yaşatıyordu.

Bayramın son gününde, Emine’nin evindeki misafirlerin kalbini çalan Türk kahvesi ve baklava, sohbetin tadına tat katmıştı. Emine, bu mutlu bayram gününün sonunda mutlu bir şekilde misafirlerini uğurlarken, kalbindeki sevinç ile yüzüne gülümseme yerleşti.

Tags: